VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER

Fen Ansiklopedisi sitesinden
15.21, 4 Ekim 2023 tarihinde Fenpedia (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 16330 numaralı sürüm
(fark) ← Önceki sürüm | Güncel sürüm (fark) | Sonraki sürüm → (fark)

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER

Destek ve Hareket Sistemi

Kaslar ve bu kaslara bağlı kemiklerden oluşan sistemimiz Destek ve Hareket Sistemi Olarak adlandırılır. Omurgalı canlıların hepsinin destek ve hareket sistemi vardır.

Görevleri:

  • Vücudu dik tutar.
  • Vücudumuza şekil verir.
  • Önemli iç organlarımızı korur. (Beyin, kalp, akciğerler)
  • Kan hücresi üretir.
  • Kalsiyum gibi mineralleri depolar.
  • Hareket etmemizi sağlar.

Kemik türleri:

Uzun Kemik: Boyu eninden fazla olan kemiklerdir. Ortasında kemik iliği vardır. ( Kol ve bacak, parmak kemikleri)

Kısa Kemik: En ve boy uzunlukları birbirine yakın olan kemiklerdir. ( El ve ayak bilek kemikleri)

Yassı Kemik: ( Kafatası, göğüs kemiği, kaburgalar, kalça kemiği)

Düzensiz Kemik: ( Omurgayı oluşturan omur kemikleri)

Kemiğin Bölümleri:

  1. Sert Kemik: Kemiğe sertlik veren kısımdır.  İçinde sarı kemik iliği bulunur. Sarı Kemik İliği: Yağ depolar. Gerektiği durumlarda kan hücresi üretir.
  2. Süngerimsi Kemik: Gözenekli bir yapısı olduğu için  bu adı almıştır. İçinde kırmızı kemik iliği bulunur. Kırmızı Kemik İliği: kan hücresi üretir.
  3. Kemik Zarı: Kemiklerin dışını sarar. Kemiğin enine büyümesini (kalınlaşma) ve hasarlı kemiklerin onarılmasını sağlar.


Kıkırdak: Kemiklerde kıkırdak isimli bir madde de bulunur. Kıkırdak kemiklerin uç bölgelerindeki eklem bölgelerinde bulunur. Yapı olarak yarı saydam görünüşlü, kemikten yumuşak, kaslardan ise daha serttir.

Kıkırdağın görevleri

  • Kemiklerin birbirine sürtünerek aşınmasını engeller.
  • Kemiklerin uzamasını sağlar.

Kıkırdak sadece kemiklerde bulunmaz. Kulak kepçesi, burnumuzun uç kısmı, yemek ve soluk boruları kıkırdak maddeden yapılmıştır.

Eklem

Kemiklerin birleştiği yerlerdir. Parmaklarımızla bir cismi kavramak, yürümek, yiyecekleri çiğnemek, kolumuzu sallamak gibi tüm hareketlerimizi eklemler sayesinde gerçekleştiririz.

Eklem Türleri

  1. Oynar Eklem: Hareketli eklemdir. Parmaklar, kollar boyun ve bacak ve ayak eklemleri oynar eklemdir. Oynar eklemlerin arasında eklem sıvısı bulunur. Bu sıvı kıkırdağın da yardımıyla kemiklerin sürtünmesini engelleyerek aşınmayı önler.
  2. Yarı Oynar Eklem: Hareketleri sınırlıdır. Omurgamızdaki eklemler ve kaburga eklemleri örnektir. Nefes alışverişi sırasında kaburga kemiklerimiz çok az hareket ederler. Yarı oynar eklemlerin arasında sadece kıkırdak vardır.
  3. Oynamaz Eklem: Hareketsizdir.  Kafatası ve kuyruk omurlarında bulunur.

Kaslar: Destek ve hareket sistemi kasların görevi hareketi sağlamaktır. Kemikler destek görevi yaparken kaslar kemiklere tutunarak onların hareket etmesini sağlar.

Kas Türleri:

  • Çizgili Kas: Kırmızı renklidir. Kırmızı kas ya da iskelet kası da denir. İsteğimizle çalışır. El, kol, ayak, yüz, dil gibi kaslarımız örnektir.
  • Düz Kas: Beyaz renklidir. İç organlarımızda bulunur. İsteğimiz dışında çalışır. (Mide, akciğer, karaciğer, bağırsaklar vb.)
  • Kalp Kası: Görüntüsü çizgili kasa benzer. Çalışması düz kas gibidir. İsteğimiz dışında çalışır.  Sadece kalpte bulunur. Kalp kası güçlü ve yorulmayan bir kas türüdür.


SİNDİRİM SİSTEMİ

Yediğimiz besinlerin hücrelere kadar ulaşabilmesi için yapıtaşlarına ayrılması gerekir. Besinleri yapıtaşlarına kadar parçalayarak kana geçebilecek hale getirilmesini sağlayan sisteme sindirim sindirim sistemi denir.

Sindirim sisteminin ana organları ve yan organları bulunmaktadır. Eğer besin o organın içinden geçiyorsa bu organlar ana organlardır.

Bir organ tarafından salgılanan salgılar besinlere dışarıdan ekleniyorsa bu görevi yapan organlara da yan (yardımcı) organ denilmektedir. Örneğin mideden besinler geçtiği için bir ana organdır. Fakat pankreas sindirim sistemine dışarıdan salgı göndermektedir. Bu durumda pankreas sindirim sistemi için bir yan organdır.

Ağız ve Dişler: Besinlerin çiğnenmesi ilerleyen sindirim işlemleri için kolaylık sağlar. Çiğnenerek parçalanan besinler fiziksel olarak sindirilir. Ağızda besinleri ıslatıp yumuşatan tükürük salgısı bulunur.  Tükürük salgısı içindeki enzimler karbonhidratların kimyasal sindirimini de gerçekleştirir.

Yutak: Yutağın görevi besinlerin yutulmasını sağlamaktır. Burada yemek ve soluk borularını bağlayan bir geçit bulunur. Yutkunurken kapak kapanır ve yemek mideye gönderilir. Nefes alırken kapak açılarak akciğere gönderilir.

Yemek Borusu: Yemek borusunun görevi yataktaki besinleri mideye taşımaktır. Burada sindirim gerçekleşmez.

Mide: Midede besinler mekanik ve kimyasal sindirimi gerçekleştirilir.  Mide, kasılıp gevşeme hareketleri yaparak besinleri mekanik olarak sindirmektedir. Bu yöntemle bulamaç haline getirilen besinler daha sonra kimyasal sindirime uğrarlar. Mide özsuyu içinde bulunan mide asidi ve bazı enzimler kimyasal sindirimi gerçekleştirir. Midede sadece proteinlerin kimyasal sindirimi gerçekleştirilmektedir.

İnce Bağırsak: Sindirim sisteminin en uzun organıdır. İnce bağırsağa pankreas özsuyu ve safta sıvısı bir kanalla dökülür. Pankreas öz suyu karbonhidrat, protein ve yağların kimyasal sindirimini yapar. Safra sıvısı ise yağların mekanik sindirimini yapar.Artık en küçük parçalarına kadar ayrılan besinler kana geçebilecek hale gelmişlerdir. İnce bağırsak yüzeyindeki emici tüyler(villus) besinleri emerek kan damarlarına aktarırlar.

Pankreas: Sindirim sisteminin yan (yardımcı) bir organıdır. Tüm besinlerin kimyasal sindirimini yapan enzimler salgılar. Pankreas hem sindirim enzimleri hem de hormon üreten bir bez olduğu için “karma bez” olarak tanımlanmaktadır.

Karaciğer: Safra kesesi yardımıyla safra salgısı üretir. Safra sıvısı bir süre safra kesesinde depo edilir. Safra sıvısının görev büyük yağ tanelerini küçük yağ parçalarına dönüştürerek mekanik sindirim gerçekleştirmektedir.

Karaciğerin bir başka göre ise proteinlerin sindirimiyle oluşan zehirli amonyak maddesini üreye dönüştürmektir.

Kalın Bağırsak: Kalın bağırsakta sindirim gerçekleşmez. Sindirilmiş besinlerden geriye kalan posa kalın bağırsakta ilerlerken su ve minerallerin emilimi gerçekleştirir.

Anüs: Besin maddelerinin vücudumuz tarafından kullanılamayan bölümlerinin dışarı atılmasını sağlar. Kalın bağırsağın sonunda bulunur.

Sindirim Sisteminin Önemi

Sindirim vücuda alınan besinlerin kana geçebilecek kadar küçülmesini sağlar. Sindirim sayesinde yiyeceklerin içindeki besinleri kullanabilir. Sindirimin önemli olmasının  biri de vücudumuzun enerji ihtiyacını karşılamasıdır. Besinler oksijenle yakılarak enerji elde edilir ve bu enerji metabolizma için kullanılır.


DOLAŞIM SİSTEMİ

Kalp ve damarların kanı vücutta dolaştığı sisteme dolaşım sistemi denir.

Dolaşım Sisteminde Görevli Yapılar:

Kalp: Kalp kanı vücuda pompalayan bir pompa görevi yapar. Kalbin bir bölümü kanı vücuda pompalarken diğer bölümü vücuttaki kanı emerek tekrar kalbe getirir. İnsan kalbi sağ ve sol karıncık ve sağ ve sol kulakçık olmak üzere 4 odacıktan oluşur. Karıncığın duvarları kalındır. Bu da karıncığın daha güçlü olmasını sağlar. Kulakçığın kasları karıncığa oranla daha incedir. Kalbin sol bölümünde oksijence zengin kan (temiz kan) bulunur. Kalbin sağında oksijeni az olan kan (kirli kan) bulunur.

Vücuttaki Kan Dolaşımı

Büyük Kan Dolaşımı

Kalpten çıkan kanın tüm vücuda pompalanarak vücut hücrelerinde kullanılıp kirlendikten sonra tekrar kalbe dönmesine büyük kan dolaşımı denir.

Amacı: Temiz kanı vücuda dağıtmak ve atık maddeleri vücuttan toplamak.

Büyük Dolaşım Sıralaması:

Sol Karıncık –> Ana Atardamar (Aort) –>Vücut Kılcal Damarları –> Üst ve alt toplardamar –>  Sağ kulakçık

Küçük Kan Dolaşımı

Büyük dolaşımda kan tüm vücudu dolaşarak karbondioksit alır. Kirli hale gelen kanın tekrar oksijen alması gerekir. Bunun için küçük dolaşım devreye girer.

Karbondioksitli(kirli) kanın akciğerlere gidip oksijen alması ve karbondioksiti akciğerde bırakıp temizlendikten sonra tekrar kalbe dönmesine küçük kan dolaşımı denir.

Amacı: Kirli kanı akciğerlere götürüp oksijen almasını sağlamak

Küçük Dolaşım Sıralaması:

Sağ karıncık –> Akciğer atardamarı –> Akciğerler –> Akciğer toplardamarı –> Sol kulakçık

Vücudumuzdaki damarlar: 3 çeşittir.

1. ATARDAMAR: Kanı kalpten dışarı taşıyan damarlardır. Akciğer atardamarı hariç hepsi oksijence zengin (temiz) kan taşırlar. Duvarları diğer damarlardan daha kalındır. Kan basıncı fazladır.

2. TOPLARDAMAR: Kanı kalbe geri getiren damarlardır. Akciğer toplardamarı hariç (karbondioksitli (kirli) kan taşırlar.

3. KILCALDAMAR: Atardamar ve toplardamarlar arasında bulunur.  Kanı hücrelere kadar taşıyan ince damarlardır.

alyuvar, trombosit ve akyuvar

Kanın Yapısı:

Kanımızda kan hücreleri ve kan plazması denilen sıvı kısım bulunur.

KAN PLAZMASI

Kan hücreleri plazma içinde bulunur. Plazmanın %90’ı su, %10’u ise protein, yağ ve karbonhidrattır (Besin). Görevi: Besinleri ve atık maddeleri taşır.

ALYUVAR

Kırmızı renklidir. Kana kırmızı rengi veren hemoglobini taşır. Hemoglobin sayesinde oksijen ve karbondioksit gazlarını taşır. Yavru alyuvarların çekirdekleri vardır. Olgunlaştıklarında çekirdek kaybolur. Sayısı en çok olan alyuvardır. Görevi:  Oksijen ve karbondioksit taşımak.

AKYUVAR

Beyaz renklidir. Vücudumuzu mikroplardan korur. Akyuvarlar mikropları yutarak veya bazı maddeler salgılayarak öldürür. Çekirdekleri vardır. Sayıları alyuvarlardan azdır. Görevi: Vücudu mikroplardan korumak.

KAN PULCUKLARI

Kanın Pıhtılaşmasını sağlar. Çok küçüktürler. Sayıları azdır. Çekirdeksizdirler. Görevi: Kanın pıhtılaşmasını sağlar.

Kan Grupları

İnsanlarda 4 çeşit kan grubu vardır. Kan alışverişinde gurup uyumunun yanında Rh faktörüne de dikkat edilir. Kanda bulunan bazı protein türleri kan gruplarının oluşmasını sağlar.

Alyuvar uyumluluk tablosu
Alıcı Verici
O− O+ A− A+ B− B+ AB− AB+
O−
O+
A−
A+
B−
B+
AB−
AB+


Kan Nakli

Ameliyat, yaralanma gibi durumlarda kaybedilen kanı vücudumuz hemen üreterek yerine koyamaz. Bu durumda hastaya dışarıdan kan vermek gerekir. Buna kan nakli denir. Kan nakli yapılırken kan veren ve kan alan kişilerin kan grupları ve Rh faktörleri aynı olmalıdır.

Örneğin A Rh(+) kana sahip bir hastaya sadece A Rh(+) kan nakil yapılabilir.

Karşılık beklemeden ve gönüllü olarak ihtiyaç sahiplerine kan vermeye kan bağışı denir. Bağışlanan kan hastaya hemen verilebileceği gibi kan bankası denilen yerlerde saklanarak ihtiyaç duyulduğunda kullanılabilir.

Türk Kızılay’ı kuruluşuna her zaman kan bağışında bulunmak mümkündür.

Kan bağışının faydaları.

  • Yüksek tansiyona iyi gelir.
  • Kan bağışından sonra vücut yeni kan hücreleri oluşturur ve kan tazelenmiş olur.
  • Kan iliğinin yağlanmasını önler.
  • Kanda yağlanmayı önler.
  • Stres, baş ağrısı gibi olumsuzluklara iyi gelir.
  • Kan bağışı yapan kişinin kanı hastalık var mı diye testten geçirilir. Bu sayede kan bağışçısında herhangi bir hastalık varsa belirlenmiş olur.
  • Kan bağışı toplumu oluşturan insanlar arasında dayanışmayı artırır.

Not: hayvanlarda farklı kan grupları vardır.

SOLUNUM SİSTEMİ

Solunum sistemi kandaki oksijen seviyesinin ayarlanmasını sağlar. Oksijeni ciğerlerimize alır, karbondioksiti dışarı atarız.Neden Nefes Alırız?İnsanlar nefes almadan en fazla 2-3 dk. yaşayabilir. Aldığımız havanın içinde oksijen bulunur. Oksijen kandaki besinlerin enerjiye dönüştürülmesini sağlar. Yani oksijensiz kalmak enerjisiz kalmak demektir. Günlük hayatta kullandığımız araçlar nasıl enerjisiz çalışamazsa vücudumuz da enerji olmadan yaşayamaz.

Solunum Sistemi

Solunum Sistemi organları:

Burun: Solunum siteminin ilk organıdır. Nefes alma ve nefes verme burundan yapılır. Burun içindeki kıllar havayı ısıtır ve toz parçalarını tutar. Burnumuzun içi ıslaktır. Islaklık hastalandığımızda artar(sümük). Bu sıvıya mukus olarak adlandırılır ve havanın nemlenmesini ve mikropların yapışarak vücuda girmesini engeller. Burun koku almayı da sağlar.

Yutak: Yutmayı sağlar. Ağızdan sonraki 10, 15 cm uzunluğundaki bölümdür. Ağızdan nefes alındığında havanın mideye değil de akciğerlere yönelmesini sağlayan kapakçık bulunur.

Gırtlak: Ses telleri gırtlakta bulunur. Dil ve dişlerle seslerin oluşmasını oluşmasını sağlar.

Soluk Borusu: Burundan aldığımız havayı akciğerlere ileten kanaldır. Soluk borusu üst üste dizilmiş at nalı şeklinde kıkırdak halkalardan oluşur. Kıkırdaktan oluşması esnek olmasını sağlar. Soluk borusunun görevleri: Havayı akciğere iletir. İçindeki mukus tabakası havayı nemlendirir ve toz parçalarını yakalayarak akciğere girmelerini engeller.

Bronş: Soluk borusunun sağ ve sol akciğere ayrılan kollarına bronş denir. Bronşlar akciğer içinde de ilerler. Yapısı kıkırdaktan oluşur. Bronşun görevi havayı bronşçuklara iletmektir.

Bronşçuk: Bronşların devamı olarak akciğerin içine kılcal olarak dağılır. Bronşçukların ucunda alveol denilen hava keseleri bulunur.

Alveol: Alveollerin diğer ismi hava keseleridir. Alveollerin dışı kılcal kan damarlarıyla çevrilidir. Hava ve kan arasında gaz değişimi burada olur. Kandaki karbondioksit havaya, havadaki oksijen de kana geçer. Bu sayede kan oksijen bakımından zengin hale gelmiş olur. Akciğer içinde binlere alveol vardır.

Akciğer: Akciğerler sağda ve solda olmak üzere iki tanedir. İçerisinde bronş, bronşçuk ve alveoller bulunur. Esnek bir yapıya sahiptir. Sağ akciğer 3 bölümlü(lob), sol akciğer ise kalbin yanında olmasından ötürü daha küçük ve iki lobludur.

Diyafram: Diyafram akciğerlerin altında bulunan kubbe (eğimli) şeklindeki kastır. Diyafram kasılıp gevşeyerek akciğeri sıkar veya gevşetir. Bu da nefes alıp vermeyi sağlar.

Soluk Alma

Soluk alma sırasında diyafram ve kaburga kasları kasılır. Diyaframın kasılması düzleşmesi anlamına gelir. Akciğer genişler ve içi havayla dolar.

Soluk Verme

Diyafram ve kaburga kasları gevşer. Diyaframın gevşemesi kubbe şeklini alması demektir. Bu da akciğeri sıkıştırarak içindeki havanın dışarı çıkmasını sağlar.


BOŞALTIM SİSTEMİ

Boşaltım Sistemi

Vücutta gerçekleşen yaşamsal olaylar sonrasında çeşitli atık maddeler oluşur. Atık maddeleri vücudumuzdan uzaklaştıran sisteme boşaltım sistemi denir. Boşaltım sistemini oluşturan organlar böbrekler, akciğerler, deri, kalın bağırsak ve karaciğerdir. Hücrelerimizin yaşamak için ihtiyaç duyduğu maddeler kan yoluyla taşınır. Bu maddeler hücrede kullanılır ve bazı maddeler atık olarak birikir. Biriken maddelerin hücreden atılması gerekir. Bu işlemi boşaltım sistemi yapar.

Hücrede atık maddelerin oluşmasını bir odunun yanmasına benzetebiliriz. Odunlar enerji vererek yanarlar ve geriye kül bırakırlar. Hücredeki olaylar da buna benzemektedir. Besinler çeşitli görevlerde kullanılır ve geriye atık maddeleri kalır.

Boşaltım Sisteminin Görevleri

  • Kandaki madde dengesini sağlar. (böbreklerde)
  • Besinlerin posa olmuş atıklarını dışarı atar.
  • Vücuttaki tuz ve su seviyesini düzenler.
  • Terleme yoluyla vücut ısısını ayarlamaya yardım eder.
  • Kanın asit baz dengesini sağlamak

Bazı atıklar solunumla, bazıları terlemeyle, bazıları dışkılamayla, bazıları ise idrarla dışarı atılırlar.

Boşaltım Sistemi Organları

Böbrekler: Hücrelerde oluşan artık maddeler kana geçerler. Kirlenmiş olan bu kan eğer temizlenmezse zamanla gerçek görevini yapamaz hale gelir. Canlılığın devam etmesi için kandaki artık maddelerin temizlenmesi gerekmektedir. Böbreklerin görevi kirlenmiş olan kanı süzerek temizlemektir. Süzülme işleminden sonra oluşan atıklar çeşitli işlemlerden sonra idrar olarak dışarı atılır. Böbrekler iki tanedir, bel omurlarının iki yanında bulunur. Şekil olarak fasulyeye benzeyen böbrekler yaklaşık 10cm uzunluğundadır.

Böbrek Atardamarı: Böbreğe kirli kanı getirir. ( Oksijeni ve  artık maddesi fazla olan kanı taşır. )

Böbrek Toplardamarı: Süzülen kanı vücuda dağıtır. ( Karbondioksiti fazla, artık maddesi az olan kanı taşır)

Nefron: Kanı süzmekle görevli olan böbrek bölümüdür. Her böbrekte yaklaşık 1 milyon tanedir.

Böbrekte kanın süzülmesi şu aşamalardan geçerek gerçekleşir:

  • Kan böbrek atardamarı yardımıyla böbreğe ulaşır ve süzme birimi olan nefronlarda süzülür.
  • Yararlı maddeler emilerek tekrar kana verilir.
  • Süzülerek temizlenen kan böbrek toplardamarıyla böbreklerden çıkar.
  • Süzülme sonrasında kalan su, üre ve tuz idrar denilen sıvıyı oluşturur.
  • Oluşan idrar üreterle(idrar borusu) idrar kesesine taşınır.
  • İdrar üretradan dışarı atılır.

Deri: Derinin boşaltımdaki görevi terlemeyi sağlamaktır. Terin içinde su, tuz ve bazı atık maddeler bulunur. İnsan vücudunda yüz, ayak ve ellerde yoğunluklu olmak üzere 2 – 5 milyon arası ter bezi bulunur. Hastalandığımızda veya hareket edip vücudumuz ısındığında çabucak terleriz. Bunun nedeni terin buharlaşırken vücudun soğumasını sağlamaktır.

Akciğerler: Akciğerler biri sağda diğer solda olmak üzere iki tanedir ve göğüs kafesi içinde bulunurlar. Akciğerlerin boşaltım sistemindeki görevi kanda bulunan karbondioksit ve suyu solunumla dışarı vermektir.

Karaciğer: Vücudun sağ tarafında, diyafram kasının altında bulunan karaciğerin ağırlığı yaklaşık 2Kg’dır.  Koyu kırmızı renkte olduğu için bu ismi almıştır. Karaciğerin boşaltım sistemindeki görevi  proteinlerin sindirimi sonrasında oluşan Amonyak gibi zehirli maddeleri Üreye çevirerek vücudun zarar görmesini engellemektir.

Kalın Bağırsak: Kalın bağırsak sindirim sonrası kalıntıların dışkı şeklinde atılmasını sağlar. Dışkının içeriği besin atıkları, su ve safra sıvısıdır.

Boşaltım Maddeleri Nelerdir?

  • Suyun fazlası, tuz, üre, ürik asit,karbondioksit, safra, besin posaları, keratin, bazı hormonlar, ter başlıca atık maddelerdir.

Boşaltım Sistemi Hastalıkları

  • Böbrek yetmezliği, böbrek iltihabı, böbrek taşı, albümin hastalığı, sistit gibi hastalıklardır.

Boşaltım Sisteminin Sağlığı

  • Günde en az 2 litre su içmeliyiz.
  • Sıcak havalarda terleriz ve vücudumuzun su ihtiyacı artar. Bu nedenle içtiğimiz su miktarını artırmalıyız.
  • Dengeli beslenmeliyiz.
  • Yiyeceklerin ve suyun temiz olmasına dikkat etmeliyiz.
  • Acılı, baharatlı ve aşırı tuzlu besinleri tüketmekten kaçınmalıyız.
  • Deri ve vücut temizliği için sık sık banyo yapmalıyız.
  • Sigara ve alkol kullanmamalıyız.