VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER VE SAĞLIĞI

Fen Ansiklopedisi sitesinden

VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER VE SAĞLIĞI

DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMLER

Merkezi Sinir Sistemi Beyin ve Omurilikten Oluşur. Beyin

Sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşur. Kafatasının içindedir. Çok sayıda sinir hücresinden oluşmuştur. Beyincik ve omurilik soğanı beyne bağlıdır.

Beyin Hangi Görevleri Yapar?

  • Düşünme ve hafıza merkezidir.
  • Duyu organlarını yönetir. Onlardan gelen bilgileri yorumlar. Beyinde duyu organlarının merkezleri vardır. Buralarda işitme, koku alma, tat alma, görme, dokunma duyuları oluşturulur.
  • Acıkma, susama, uyuma dengesini sağlar.
  • Vücut sıcaklığını ve tansiyonu dengeler.
  • Bilinçli yaptığımız hareketlerin tamamını yönetir. (yazı yazma, okuma, koşma, zıplama, konuma vb.)

Beyincik

Beynin arka alt kısmında yer alır. Yaklaşık 150 gram kütlelidir.

  • Vücudun dengesini ve dik durmasını sağlar.
  • İskelet kaslarının uyumlu hareket etmesini sağlar.

Omurilik Soğanı

Beyinle omurilik arasında yer alır. Beynin alt kısmından boyna doğru uzanır.

  • Sistemleri yönetir. (sindirim, boşaltım vb)
  • İç organları yönetir.
  • Boyun bölgesinde gerçekleşen yutma,hapşırma, hıçkırık, öksürme, kusma çiğneme gibi refleksleri yönetir.
  • İdrar yapma refleksini yönetir.

Omurilik

Kafatasının altından belde kuyruk sokumuna kadar uzanan omurların içinde yer alır. 40 – 45 cm uzunluğundadır.

  • Beyinle organlar arasında bilgi iletimini sağlar.
  • Refleksleri yönetir.

Refleks Nedir?

Dışarıdan gelen uyarılara vücudumuzun verdiği ani tepkilere refleks denir. Reflekslere örnekler:

  • Işıkta göz bebeğinin küçülmesi, karanlıkta büyümesi.
  • Diz kapağına yumuşakça vurulduğunda ayağın istemsizce kalkması.
  • Şiddetli ve ani sesten birden ürkmemiz.
  • Sıcak bir cisme dokunduğumuzda elimizi hızlıca çekmemiz.
  • Limon görünce ağzımızın sulanması vb.
  • (Ek Bilgi: Refleks animasyonu)

Çevresel Sinir Sistemi

Vücudumuzun tamamı sinir hücreleriyle sarılmıştır. Bu sinir hücreleri çevresel sinir sistemini oluşturur. Bu sayede merkezi sinir sisteminin tüm organ ve dokulara mesaj iletmesi sağlanmış olur. Çevresel sinir sistemi tüm dünyayı saran İnternet ağları gibi düşünülebilir.

Örneğin midede gerçekleşen bir olayı beyine ulaştırmak için bu sinir ağlarına ihtiyaç vardır. Yine beyinin organlara mesajını iletmesi bu sinir ağları sayesinde gerçekleşir.

Çevresel sinir istemi sinir hücrelerinden oluşur. Sinir hücrelerine nöron denir.

İç Salgı Bezleri

Denetleyici düzenleyici sistemlerin bir bölümü de iç salgı bezleridir. Aşağıdaki görselde bu sistemin hangi bölümlere ayrıldığını daha iyi görebiliriz.

İç salgı bezleri hormon adı verilen özel sıvılar salgılarlar. Hormonlar sinir sistemiyle beraber vücudun denetlenip düzenlenmesini sağlar.

Hormonların Özellikleri

  • Kan yoluyla taşınır
  • İç salgı bezlerinde üretilir.
  • Etkileri geç görülür ama uzun süre devam eder.

Vücudumuzdaki bazı bezler ve salgıladıkları hormonlar şunlardır.

Hipofiz Bezi

Büyüme hormonu salgılar. Çok salgılanırsa devlik, az salgılanırsa cücelik hastalığı olur. İç salgı bezlerinin çalışmasını düzenler.

Tiroit Bezi

Tiroksin hormonu salgılar. Vücut metabolizmasını (canlılık olaylarını) düzenler. Çalışmasında iyot minerali etkilidir. İyot eksikliğinde guatr hastalı oluşur. Tansiyon, kolesterol, nabız, vücut kütlesi gibi pek çok olayı düzenler. Zekanın gelişiminde etkilidir.

Böbrek Üstü Bezi

Adrenalin hormonu salgılar. Korku, heyecan, öfke, korku gibi anlarda vücut metabolizmasını hızlandırır. Adrenalin salgılandığında göz bebekleri büyür, kan basıncı ve nabız artar, solunum hızlanır.

Pankreas

Kan şekerini ayarlayan hormonları salgılar. İnsülin hormonu kan şekerini düşürücü etki yapar. Glukagon hormonu ise kan şekerini yükseltmeye yarar. Kan şekeri yükseldiğinde insülin salgılanır ve kandaki şeker karaciğer ve dokulara depolanır. Acıktığımızda kandaki şeker oranı düşer. Vücudumuz şeker ihtiyacını depoladığı şekerleri kullanarak karşılar. Bu da glukagon hormonu salgılanması sayesinde gerçekleşir.

Eşeysel Bezler

Dişilerde ve erkeklerde farklı eşeysel bezler vardır. Bu bezlerin ürettiği hormonlar cinsiyete bağlı özelliklerin gelişmesini ve üreme hücrelerinin üretilmesini sağlar. Özellikle ergenlik döneminde dişiye ve erkeğe ait özellikler eşeysel hormonlar sayesinde oluşur.

Erkeklerde erkeklik hormonu; Sperm üretimi, seste kalınlaşma, sesin kalınlaşması, kasların gelişimi gibi özelliklerin gelişmesini sağlar.

Dişilerde bulunan dişilik hormonu; Yumurta üretimi, göğüslerin büyümesi, kalçaların gelişmesi gibi dişilik özelliklerinin oluşmasını sağlar.

Ergenliğe Geçiş

İnsanda ergenlik bedensel ve zihinsel değişimlerin yaşandığı, üreme yeteneğinin kazanıldığı bir süreçtir. Yaklaşık olarak 12 – 21 yaşlar arasını kapsar.

Ergenlik döneminde görülen değişiklikler:

Bedensel değişiklikler: Kızlarda ve erkeklerde ergenlik dönemiyle beraber bazı fiziksel değişimler yaşanır. Bunlardan bazıları geçici, bazıları ise kalıcı olan değişiklerdir

Kızlarda: Dişi üreme organlarının olgunlaşması. Yumurta oluşması. Adet görme. Göğüslerin belirginleşmesi.

Kızlarda üreme organının gelişmesiyle yumurta üretimi başlar. Bu her ay tekrarlanır. Üretilen yumurtaların ömürleri dolunca zararsız bir kanamayla beraber dışarı atılır. Buna adet görme veya regl denir.

Erkeklerde: Erkek üreme organlarının olgunlaşması. Sperm oluşması. Ses kalınlaşması. Sakal bıyık çıkması.

Ortak: Boyda uzama. Kilo artışı. Koltuk altı ve cinsel organ çevresinde kullanma. Derinin yağlanması. Sivilce çıkması. Terlemede artış. Kaslarda gelişme.

Ruhsal değişiklikler: Ergenlik döneminde zihinsel yani duygusal değişimler de yaşanır. Kızlarda ve erkeklerde görülen ruhsal değişikler aynıdır.

Kimlik Arayışı: Toplumdaki rolünü belirlemek ister. Hayatı sorgular. Çevreyi sorgular.

Bağımsızlık İsteği: Ergenlik yetişkinliğe başlangıç olduğu için ergen bireyler bağımsız olmak ister. Kendi başına kalmak ister. Bağımsız kararlar vermek ister.

Duygusal Değişiklik: Duyguları değişkendir. Neşeliyken birden üzülebilir, öfkelenebilir. Ortada hiç bir sebep yokken canı sıkılabilir. Aşırı öfkelenme ve hayal kurma da ergenlikte görülür. Üreme organlarındaki değişikliklerle beraber cinsel konulara merak duymaya başlar. Bu esnada utangaçlık da ergen bireylerde görülür.

İletişim Kurma: Dikkat çekmek ister. Bir arkadaş grubuna katılmak ister. Utangaçlık nedeniyle iletişim güçlüğü çekebilir.

Zihinsel Değişim: Soyut kavramları algılar. Aşk soyut bir kavramdır. Kararsızlık çeker. Fikirleri sıkça değişir. Dikkat dağınıklığı yaşanır. Okuma ve anlamada hızlanma.

Ergenlikteki Tehlikeler

Ergen bireyler vücut ve zihinlerindeki hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanırlar. Özellikle bir arkadaş grubuna kabul edilme isteği çok fazladır. Bu zamanlarda kötü alışkanlıklara sahip arkadaş gruplarına kabul edilmek için aynı davranışı göstermeye çalışabilir. Örneğin çok dikkate alınmayan bir çocuk sigara içerek ne kadar cesur olduğunu göstermeye çalışabilir.

Bu durumda ebeveynler çocuğun kendisi ispatlayabileceği başka alanlar da olduğunu ona anlatabilmelidir. Spor faaliyetleri, resim, müzik veya tiyatro etkinlikleri ergenin kendisini kanıtlayabilmesi için en uygun çalışmalardır.

Ergenlik ve Sağlık

  • Yaşadığımız sorunları anne, baba ve rehber öğretmenimizle paylaşabiliriz.
  • Vücut temizliğine dikkat etmeliyiz.
  • Düzenli ve dengeli beslenmeliyiz.
  • Alkol, sigara, uyuşturucu gibi maddelerden uzak durmalıyız.
  • Düzenli spor yapmalıyız
  • Çeşitli sosyal etkinliklere katılmalı, hobi edinmeliyiz.
  • Arkadaş seçimine dikkat etmeli, kötü alışkanlıkları olan kişilerle arkadaşlık kurmamalıyız.
  • Bedenimizdeki farklılaşmalardan utanmamalıyız. Bu değişimlerin sağlıklı olduğumuzun bir göstergesi olduğunu unutmamalıyız.


DUYU ORGANLARI

Tatma Organımız Dil

Vücudumuza dışarıdan uyarıları algılayan organlara duyu organı denir. Bu duyu organlarımızdan biri de DİL’dir.

Dilin Görevleri:

  • Yiyeceklerin tadını almamızı sağlar.
  • Konuşmamızı sağlar.
  • Yiyecekleri ağızda hareket ettirerek sindirime yardım eder.
  • Yiyeceklerin yutulmasına yardım eder.

Dilin Yapısı

Yukarıdaki şekilde dilin farklı bölümlerinin aldığı tatlar gösterilmiştir.

Aslında dilin her bölgesi her tadı algılayabilir. Fakat şekilde belirtilen bölgelerde belirli bir tat daha iyi algılanmaktadır.

Örneğin:  Dilin ucu şekerli tadı çok iyi algılar. Dilin farklı bölgeleri de şekerli tadı hisseder ama en iyi hisseden bölüm dilin uç kısmıdır.

Tat Tomurcuğu: Dilimizde bulunan ve tadı algılamayı sağlayan bölümlerdir.

Bir tadın algılanabilmesi için tükürük sıvısı içinde çözünmesi gerekir. Ağzımızın içi kuru olsaydı cisimlerin tadını alamazdık.

Nasıl Tat Alırız?

  1. Yiyeceği ağzımıza atarız.
  2. Yiyecekteki maddeler tükürükte çözünür.
  3. Çözünen maddeler tat alma tomurcukları tarafından algılanır.
  4. Bilgiler tat alma sinirlerine iletilir.
  5. tat alma sinirleri beyindeki tat alma merkezine taşınır.

Koklama Organımız Burun

Cisimlerin kokularını burnumuzla algılarız. Burun nefes alma organımız olduğu gibi koklama duyumuzun da organıdır.

Burnun Görevleri:

  • Nefes almamızı sağlar.
  • Koku almamızı sağlar.
  • Havayı nemlendirir.
  • Havayı ısıtmayı sağlar.
  • Havanın nemlenmesini sağlar.

Burnun Yapısı

Burun Boşluğu:  Burnun iki delikle dışarı açılır. Deliklerin iç yüzeyi tüyler ve mukus denilen sıvıyla kaplıdır.

Burun kılları havayı ısıtır ve tozların içeri girmesini engeller.

Burun sıvısı ise tozları ve mikropları kendine yapıştırarak vücudumuza girmesini engeller. Ayrıca havanın nemlenmesini de sağlar.

Burun delikleri burun boşluğuna açılır. Burada hava akciğerlere ilerlerken koku alma sinirleriyle temas eder.

Sarı Bölge: Koku alma sinirlerinin yoğun olarak bulunduğu bölgedir. (Gözdeki sarı lekeye benzer)

Koku Sinirleri: Hava içindeki koku taneciklerini sarı bölgedeki koku almaçları tarafından algılanır. Koku bilgileri sinirler yardımıyla beynin koku alma merkezine taşınır.

Sinüs: Kafatası kemiklerindeki boşluklardır.

Koku alma sırasında aşağıdaki işlemler gerçekleşir:

  1. Kokulu cisimlerden koku tanecikleri yayılır.
  2. hava burundan içeri alınır.
  3. Koku tanecikleri sarı bölgedeki mukus sıvısında çözünür.
  4. Çözünen tanecikler koku alıcı hücrelerin kullanabileceği hale gelir.
  5. Koku sinirleri koku uyarısını beyine ulaştırır.
  6. Beyindeki koku alma merkezi kokuyu algılar.

Koku Yorgunluğu

Burundaki koku sinirleri her zaman aynı yoğunlukta koku alamaz. Örneğin kötü kokan bir ortama girdiğimizde bir süre sonra o kokuyu duyamaz oluruz. Dışarıdan gelen insanlar kokuyu fark edebilir ama bizim koku hücrelerimiz yorulduğu için koku hissetmeyiz.

Koku yorgunluğu ya da koku körlüğü olarak adlandırılan bu durum sadece uzun süre aldığımız kokularda oluşur. Örneğin parfüm kokusuna karşı burnumuz yorulsa bile yemek kokusunu rahatlıkla duyar.

Dokunma Organımız Deri

Beş duyumuzdan biri de dokunma duyumuzdur. Hissetme ya da dokunma duyumuz deri organı tarafından sağlanır.

Dokunma duyumuzun görevleri

  • Basıncı algılar
  • Sıcaklığı algılar
  • Dokunduğumuz cisimleri hissederiz
  • Basıncı algılar
  • Acı ve ağrıyı algılar

Dokunma organımız deridir. Deri iki tabakadan oluşur.

Derinin Bölümleri:

1. Üst deri

  • Derinin rengini belirler.
  • Cansızdır.
  • Sinirler ve kan damarları bulunmaz.
  • Alt deriyi korur.
  • Vücudumuzu güneş enerjisinin zararlı ışınlarından korur.

2. Alt Deri

  • Canlıdır.
  • Kan damarlar vardır.
  • Kıl kasları ve kıl kökleri vardır.
  • Duyu sinirleri vardır. (Dokunma duyusunu oluşturur)
  • Ter bezleri vardır. (boşaltımda görevlidir)
  • Yağ bezleri vardır. (vücudu sıcak tutar ve darbeler karşı korur)

Derimizle Nasıl Hissederiz?

Alt deride bulunan duyu almaçları dışarıdan gelen uyarıları alarak beyindeki dokunma duyusu merkezine ulaştırır. Bu sayede uyarılar algılanmış olur.

Derinin her yerinde aynı oranda duyu almacı bulunmaz. Parmak uçlarımız ve dudaklarımızda dokunma duyusu daha fazladır. Gözümüz kapalı olduğu halde bir cismi elimize aldığımızda neye benzediğini anlayabiliriz. Bunun nedeni parmak uçlarımızda çok sayıda duyu almacı olmasıdır. Aynı cisme kolumuzu dokundurarak ne olduğunu anlamaya çalışsak yeterince başarılı olamayız.

Derimiz Suda Neden Buruşur?

Suda uzun süre kaldığımızda üst deri su toplar ve bu nedenle şişer.  Üst derinin kalın olduğu el ve ayaklarda daha çok su emildiği için genellikle bu bölgelerde buruşma oluşur.

Görme Duyusu

Diğer duyu organlarında olduğu gibi gözün çalışmasını da beyin denetler. Gözden alınan sinirler beyindeki görme merkezine iletilir ve burada görüntü oluşur.

Gözün Bölümleri

1. Sert Tabaka

Gözün dışında bulunur. Beyaz renklidir. Gözü dışarıdan gelen etkilerden korur.

Gözün ön bölümünde ışığı geçiren bir yapıya dönüşür. Bu bölgeye saydam tabaka veya kornea denir.

2. Damar Tabaka

Sert tabakanın altındadır. Göze besin taşıyan damarlar burada bulunur.

Damar tabaka gözün ön bölümünde iris‘i oluşturur. İRİS gözün renkli kısmıdır. İrisin ortasındaki boşluğa göz bebeği denir. İris kasılıp gevşeyerek göz bebeğinin büyüyüp küçülmesini sağlar. Gözümüzün karanlığa ve aydınlığa alışmasını bu olay sağlar.

Göz bebeğinin altında ışığı kırmakla görevli olan göz merceği bulunur. Göz merceği damar tabakanın bir bölümüdür.

3. Ağ Tabaka

Işığı algılamakla görevli hücreler bulunur. En içte bulunan tabakadır.

Göze yayılmış ışık alıcı hücreler (ışık almaçları) birleşerek kör nokta isimli noktadan çıkarak beyne ulaşır. Kör noktaya ışık düşerse görme gerçekleşmez.

Sarı leke göz sinirlerinin en yoğun olduğu bölgedir.  Göz merceğinin kırdığı ışık tam olarak sarı lekeye düşer. Eğer göz merceğinde bir sorun oluşursa ışık sarı lekeye tam düşmez. Bu  da çevremizi net görmemizi engeller.

Göze ulaşan ışık aşağıdaki yolları izler.

  • Işık göze saydam tabakadan (kornea) giriş yapar. Burada bir miktar kırılır.
  • Korneada sonra ışık göz bebeğinden içeri girerek göz merceğine ulaşır. Işık burada da kırılır.
  • Göz merceğinin kırdığı ışık sarı lekeye düşer.
  • Sarı lekedeki görme almaçları ışığı algılar. Ağ tabakadaki sarı lekede oluşan görüntü terstir.
  • Görme sinirleri algıladıkları sinyali beyne ulaştırırlar.
  • Beyindeki görme merkezi görüntüyü düz hale getirir. Görme sağlanmış olur.

Gözün Yardımcı Organları

Gözün çevresinde doğrudan görmeyi sağlamayan, fakat yaptığı işlerle görmeye yardım eden yapılar  bulunur.

Koruyucu organlar

Kaş: Göze inen yağmur ve ter damlalarını engeller.

Kirpik: Göz içine  toz gibi yabancı maddelerin kaçmasını engeller.

Göz Kapağı: Gözü dış etkilerden korur. Çok ışıklı ortamlarda kısılarak göze giren ışık şiddetini ayarlar.

Gözyaşı Bezi: Gözü sürekli nemli tutarak kayganlık sağlar. Tozların gözü çizmesini engeller. Tuzlu olduğu için mikropların yaşamasını engeller.

Yardımcı Organlar

Göz Kasları: Gözün hareketini sağlar.

İşitme Organımız Kulak

Kulak sesleri duymamızı sağlayan organımızdır. İşitme duyumuzu sağlayan kulağın yapı ve görevlerini inceleyelim.

Kulağın Bölümleri

1. Dış Kulak

Kulak Kepçesi: Sesleri toplayarak kulak yoluna iletir. Kulağımızın dışarıdan görülen yeridir.

Kulak Yolu: Sesi kulak zarına iletir. Kulak yolunda tozların orta kulağa girmesini engelleyen tüycükler ve kulak sıvısı bulunur.

2. Orta Kulak

Kulak Zarı: Kulak yolundan gelen sesler kulak zarında bir titreşime neden olur. (hatırlarsak ses bir titreşimdir)

Örs – Çekiç – Üzengi Kemikleri: Kulak kemikleri kulak zarını iç kulağa bağlar. Ses sırasıyla kulak zarı-çekiç-örs-üzengi sıralamasını izler.

Östaki Borusu:  Orta kulağı yutağa bağlar. Kulak içi basıncı dengeleyerek kulak zarının yırtılmasını engeller.

Oval Pencere: Kulak kemiklerinden aldığı sesi iç kulağa iletir.

3. İç Kulak

Dalız: Oval pencereden gelen ses dalgalarını  salyangoza iletir.

Salyangoz: İşitmeyi sağlayan duyu almaçları burada bulunur. Beyne giden işitme sinirleri de buradadır. Ses dalgaları salyangoz içindeki sıvıda yayılır.

Yarım Daire Kanalları: Beyincik organıyla beraber vücudun dengesinin sağlanmasında görevlidir.

Nasıl İşitiriz?

  1. Kulak kepçesi sesleri toplar
  2. Kulak yolundan ilerleyen ses kulak zarını titreştirir.
  3. Kulak zarı titreşir.
  4. Ses çekiç,  örs, üzengi kemiklerinden ilerler.
  5. Ses oval pencereye ve sonra dalıza gelir.
  6. Ses dalızdan salyangoza iletilir.
  7. Salyangozdaki almaçlar sesi algılar.
  8. İşitme sinirleri ses sinyallerini beyindeki işitme merkezine ulaştırır.
  9. İşitme gerçekleşir.

Sistemlerin Sağlığı

Vücudumuz tüm sistemlerin uyumlu şekilde çalışmasıyla hayatta kalmaktadır. Sitemlerin birinde ortaya çıkan hastalık diğer sistemleri de olumsuz yönde etkilemektedir.

İç Salgı Bezlerinin Sağlığı:

İç salgı bezleri hormon üretir. Hormonların dengesinde sorun olursa vücudumuzun dengesi de bozulur.

Bunu önlemek için dikkat edilmesi gerekenler:

  • Bağımlılık yapan sigara vb. maddelerden uzak durmak.
  • Dengeli beslenmek.
  • Stresten uzak durmak.

İç Salgı Bezi Hastalıkları:

  • Devlik: Gelişim çağında büyüme hormonunun fazla salgılanmasıyla oluşur.
  • Cücelik: Gelişim çağında büyüme hormonunun az salgılanmasıyla oluşur.
  • Şeker Hastalığı (diyabet): İnsülin hormonunun az salgılanması sonucu kan şekerinin yükselmesiyle oluşur.
  • Guatr Tiroit bezinin yavaş çalışmasıyla şişmeye başlamasıyla olur.

Destek ve Hareket Sisteminin Sağlığı:

Bu sistemin sağlığını korumak için aşağıdakilere dikkat edilmelidir:

  • Protein içeren et, balık, süt, yumurta, baklagiller bolca tüketilmeli.
  • Kemiğe sertlik veren kalsiyum ve fosfor içeren yeşil sebze – meyveleri tüketmek.
  • Dik oturmak ve dik yürümek.
  • Eğilirken belden değil de dizden eğilmek.
  • Yaşımıza ve bedenimize uygun sporları yeterince yapmak.

Destek ve Hareket Sisteminin Hastalıkları

  • Kemik kırığı: Kemiğin çeşitli nedenlerle kırılmasıdır.
  • Romatizma: iskelette ve kaslarda şişlik, ağrı he hareket zorluğuna neden olur.

Duyu Organlarının Sağlığı

  • Katarakt: Göz merceğinin saydamlığını yitirmesidir. Puslu görmeye neden olur.
  • Renk Körlüğü: Kırmızı ve yeşil gibi bazı renklerin tonlarının ayırt edilememesidir. Doğuştan gelir.
  • Kulak Tıkanması, Kulak zarı delinmesi, Kulak kemiklerinin kaynaşması kulak hastalıklarıdır.
  • Egzama, sedef hastalığı, kurdeşen, uyuz, mantar deri hastalıklarıdır.
  • Sinüzit: Burum boşluğu etrafındaki kafatası kemikleri arasındaki boşlukların iltihaplanmasıdır.
  • Burun kırığı, saman nezlesi, burun kanaması burun hastalıklarındandır.
  • Dil iltihabı, tat körlüğü, dil büyümesi, dil kanseri dil hastalıklarındandır.

Sindirim Sisteminin Sağlığı

Bu sistemin sağlığı için yapılması gerekenler:

  • Diş temizliğine dikkat edilmeli.
  • Dengeli beslenilmeli.
  • Lifli gıdalar yeterince tüketilmeli
  • Gıdaların temizliğine dikkat edilmeli.
  • Zararlı alışkanlıklardan uzak durulmalı.
  • Çok soğuk veya çok sıcak gıdalar tüketilmemeli.
  • Stres ve üzüntüden uzak durulmalı.

Sindirim Sistemi Hastalıkları

  • Gastrit: Mide sıvısının mide iç çeperine zarar vermesidir.
  • Ülser: Mide sıvısı nedeniyle mide ve ince bağırsak yüzeyinde yaraların oluşmasıdır.
  • İshal: Dışkının çok sıvı olarak dışarı atılmasıdır. Su kaybına neden olur.
  • Tifo: Kirli gıda veya sulardan bulaşır. Ateş, baş ağrısı, ishal gibi belirtileri vardır.
  • Kolera: Bakteriler neden olur. Ateş ve ishal gibi belirtileri vardır.

Dolaşım Sisteminin Sağlığı

Bu sistemin sağlığı için dikkat edilmesi gerekenler:

  • Düzenli spor yapılmalı,
  • Sigara ve alkol tüketilmemeli,
  • Hareketsizlikten uzak durulmalı,
  • Stres ve üzüntüden kaçınılmalı

Dolaşım Sistemi Hastalıkları

  • Kansızlık (Anemi): Yetersiz beslenme sonrası ortaya çıkan demir eksikliği nedeniyle kan daha az oksijen taşır ve halsizlik oluşur.
  • Sarılık (Hepatit B) Karaciğerin eski kan hücrelerini parçalamasıyla oluşan atıklar kana karışırsa görülür. Deri ve göz akı sarı renk alır.
  • Kalp Krizi: Kalbi besleyen damarların tıkanmasıyla kalbin çalışamaz hale gelmesidir.
  • Hemofili: Kanın pıhtılaşmamasıdır.
  • Kan Kanseri (Lösemi): Akyuvar hücrelerinin düzensiz çoğalmasıyla oluşur.
  • AIDS: HIV virüsüyle yayılır. Kan yoluyla bulaşır. Bağışıklık sistemini zayıflatır.

Solunum Sisteminin Sağlığı

Bu sistemin sağlığını korumak için dikkat edilmesi gerekenler:

  • Sigara içmemek.
  • Düzenli spor yapmak
  • Tozlu ortamlarda maske takmak
  • Kışın ince giyinmemek

Solunum Sistemi Hastalıkları

  • Nezle: Bulaşıcıdır. Öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve ateş belirtileri görülür. Nezleden korunmak için eller sık sık yıkanmalıdır.
  • Grip: Bulaşıcıdır. Virüsler neden olur. Belirtileri hapşırık, burunda kaşıntı, halsizlik, burun akıntısıdır.  Aşı olunarak korunulabilir.
  • Verem (Tüberkiloz): Bakteriler nedeniyle akciğerde oyuk benzeri yapılar oluşur.
  • Zatürre: Akciğer dokusunun iltihaplanmasıyla oluşur.
  • Akciğer ve Gırtlak Kanseri: Sigaraya bağlı olarak hücrelerde meydana gelen değişim sonucu oluşan bir hastalıktır. Dünyadaki ölümlerin en büyük nedenlerinden biri akciğer kanseridir.
  • Koah: Akciğer içindeki hava kanallarının mikrop olmadan iltihaplanmasıdır.
  • Astım: Akciğer içindeki hava yollarının krizler halinde tıkanmasıdır.

Boşaltım Sisteminin Sağlığı

Bu sistemin sağlığı için yapmamız gerekenler:

  • Böbrekleri üşütmemeliyiz.
  • Vücut temizliğine dikkat edilmeli.
  • İdrar uzun süre tutulmamalı.
  • Yeterince su içmeliyiz
  • Tuz tüketimi azaltılmalıdır.

Boşaltım Sistemi Hastalıkları

  • Böbrek Taşı: Kandaki bazı minerallerin böbreklerde çökerek taşlaşmasıyla oluşur. Ağrılara neden olur.
  • Böbrek Yetmezliği: Böbreğin görevini yapamayacak hale gelmesidir. Diyaliz cihazlarıyla geçici çözümü vardır. Kalıcı çözüm böbrek naklidir.
  • Nefrit (böbrek iltihabı) Böbreklerin iltihaplanmasıdır.